17 Ocak 2011 Pazartesi

Masal gibi Hikaye...

Bir masal gibi başlar hikâye… hangi hikaye masal gibi başlamaz ki zaten..? İyi ve kötü masallar mutlu ve mutsuz sonlar olduğu da düşünülürse hele. Hepimiz birer hikâyenin kahramanıyız, hatta birden çok hikâyenin. Sevdiklerimizle yaşadıklarımız, bizi sevenlerle yaşadıklarımız, bizim sevip de sevilmediklerimizle yaşadığımız… Hepsi aynı anda ayrı kalplerde ayrı şekillerde yaşanıyor, bugün, tam da şimdi hatta!
Biraz önce kabuklu insanlardan da kabuklu hayvanlardan hoşlanmıyorum diye düşündüm. Hayvanların bana bir zararı yok elbette, onlar anlam güçlendirmeye yarasınlar diye mevzubahis oldular. Problem kabuklu insanlar… Böyle söylemeye ne kadar hakkım var bilemiyorum gerçi. Herkesin savunma mekanizması ayrı ve illa ki benimkine benzemek zorunda da değil. Hepimiz kendimizi iyileştirmenin yolunu çok iyi biliyoruz, kabuğun içine gömülerek veya kabuğu fırlatıp atarak! Peki, kabuk değil de koza diyelim? Hem biraz daha estetik hem de bir zaman sonra her şeyin güzelleşeceğine dair ipucu barındırıyor içinde. Kozamızın içinde yeteri kadar uzun kalırsak birer kelebeğe dönüşür müyüz sahiden de?
O kadar sabırsızım ki… Hep böyleydim, bundan bize ne diyebilirsiniz. Haklısınız, özeleştiri benimki sadece. Yani kozanın mozanın içinde duramıyorum işte. Bırak durmayı, içine bile giresim yok! Belki de o yüzden öyle her şey güzelleşmiyor benim için… Mutsuz muyum? Hiç değilim. Kendimi mi avutuyorum, o da değil. Olduğum gibi kalmak istiyorum sadece ve değişmemek. Oysa hayatta karşılaştığım durumlar, yaşadıklarım, edindiğim tecrübeler kendimi biraz daha korumak zorunda olduğumu bas bas bağırıyorlar yüzüme. Bunca yıldır “neyse o olan ben”i daha ne kadar muhafaza edebileceğim bilmiyorum. Yol boyunca kendin olmak… yolun dikleşmesine, çamurlanıp bataklıktan geçmesine, taşlarla dolması veya sular seller altında kalmasına aldırmadan aynı giysilerinle yürümeye devam etmek… Önce emekleyerek, sonra tay tay, bir süre dimdik, sonra da bükülerek ama hep aynı sen olarak… Ne kadar mümkün? Namümkün? Denemeye değer. Bence!
Bir hikâye başladı mı diye soruyorsanız başlamadı, sanırım daha hikâye pişmedi. Başlaması biraz zaman alacak. Güzel olsun istiyorum ve manalı; her okuyana biraz dokunsun, kötü anlamda değil… Sadece… Anladınız işte…

1 yorum:

  1. Kendi yolculuğuluğunuzu kendiniz olarak sürdürme niyetinizi canı gönülden destekliyorum

    YanıtlaSil