10 Aralık 2010 Cuma

Dantel..

Ne kadar zarif de olsa eskiden kafamızı her çevirdiğimizde hiç istemediğimiz yerlere örtülü bulduğumuzdan mıdır nedir, dantel yorucu bir hissiyat yaratır bizim hemşerilerde az biraz. Elektrikli aletin mütemmim cüz’ü olmasından bağımsız, hayatımıza modayla ara ara girer ve sessizce çıkar. Aslında epeyce kıymetlidir çünkü el emeği göz nurudur ancak hak ettiği değere pek güçtür ulaşması.
Hayatı dantele benzettim birden de oradan çıktı bu yazı… Binbir şekilde işlenmiş, binbir motifle, folklorik desenle bezeli, irili ufaklı danteller gibi değil mi hayatlarımız?
Alıyoruz tığı, başlıyoruz inceden elimizin erdiğince işlemeye, kimimizinki derya gibi bir masa örtüsü oluyor içinde hayrete düşüren şekiller barındıran, kimimiz de tığı elimizden düşürüveriyoruz takdir-i ilahi’nin zamanlı, zamansız dokunuşuyla; yarım kalıyor elimizde avucumuzda başladığımız, belki sadece küçücük bir önlük yakası kadar…
Kim bilir belki de ne işleyeceğimizi bilmeden başlamalı, nasılsa biz göçtükten sonra bir şeye benzetecekler hayatımızı, alıp örtecekler onu neyin üzerine yakıştırıyorlarsa…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder